KIRŞEHİR ÇAYAGZI KASABASI
  CEMELE DÜĞÜNLERİ
 

 

KASABAMIZIN NiSAN ve DÜGÜN ADETI
Baska bir sey bilmeyiz karsimizda dururken
Yazilmamis bir destan gibidir Anadolu’muz
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
 
 
 

Evet büyük sairimiz böyle diyor. Yazilmamis bir destan gibidir köyümüz. Köyümüzle ilgili hiçbir belge hiçbir yazili kanit ortada yoktur. Dilden dile, söylene söylene, gönülden gönüle duydugumuzu ve gördügümüzü yazacagiz.

 
 
 

Beldemizde dügünden önce bir söz kesme adeti olur. Biz bu olaya ‘’nisan’’ diyoruz. Nisanin kelime anlami ise: belirti, iz, emare veya isaret. Erkek veya kiz, yüzük takilarak belirtiliyor, iz birakilmis olunuyor. Bir kiz nisanlanirsa ona kimse dokunamaz.
Bize anlatilana göre, evlenme çagina gelen bir genç, bu durumu babasina anlatamiyor. Anlatmanin çesitli yollari vardir. Köyümüzde ataerkil aile tipi hüküm sürdügü için bu durumu babaya duyurmak gerekiyor. Gerçi anne ve baba arasinda bu konusma geçiyor ama delikanlinin bir eylem yaparak, babasina duyurmasi gerekir. Bütün aile birlikte yemek yerken, delikanli tam yemegin ortasina kasigini dikerek, sofrayi terk eder. Bu durumda baba oglunun evlenmek istedigini anlar. Baska bir olay da söyledir: Evlenme çagina gelen bir delikanli, babasinin ayakkabisini kapinin esigine çakar. Babasi da oglunun evlenmek istedigini anlar.

 
 
 

Kiz evi bilindikten sonra, erkek evi harekete geçer. Bir gün belirlenerek kiz evine kiz istemeye gidilir. Hos besten sonra agzi söz yapan kisi söze baslar:
- Allah’in emri, Peygamber Efendimiz’in kavli ile sizin kizi oglumuza almak istiyoruz... der. Kendi çocuklarini överler, çok akilli oldugunu belirtirler. Kiz evi de kizlarina danismalari gerektigini, düsünmeleri için zaman tanimalarini ister. Kizlarina danisirlar, yakin akrabalarindan sorarlar, bir karara varirlar. Oglan evine haber gönderirler. Artik söz kesme olayi meydana gelmis oluyor. Erkek tarafi aksam kiz evine gider. Gelin kiz en büyükten baslayarak en küçüge dogru herkesin elini öper. Bu el öpme olayinda kayinbaba ve kaynana gelinlerine hediye verirler. Bu olay söz kesme olayidir. Söz kesme olayindan sonra hemen yüzük takilir, bir gün belirlenerek, ‘’haside veya yumurta yeme’’ durumu konusulur.
Köyümüzde daha önce ‘’haside yeme olayi’’ olurmus ama simdi ‘’yumurta yeme durumu’’ devam edip gidiyor. Söz kesme isinden sonra bir gün belirlenerek, kiz tarafi kendi akrabalarini erkek tarafi da kendi yakin akrabalarini davet ederler. Kiz evi de bir aksam yemege davet edilir. Erkekler bir tarafa, kadinlar bir tarafa oturur. Önce erkeklere yemek verilir, en son yemekte yumurta yemegi verilir. Erkekler dagildiktan sonra kadinlara yemek verilir. Kadinlar kendi aralarýnda eglenirler. Gelini kendi aralarinda türkü ve sarki söyleyerek oynatirlar. Yemekten önce küçük bir taki fasli vardir. Konusmasi düzgün bir kadin, eline bir tepsi ve bir tülbent alarak çagirmaya baslar:
- Kayinbabadan bir yarimlaaa, kaynanadan bir bilezikkk... Böylece taki isini bitirirler. Yemek fasli arasinda bu takilan ziynet gelin kizin üzerinde teshir edilir. Oyun oynamasini bilen iki kadin ellerine agaç kasiklari alip oynayarak bu taki isini kutlarlar. Böylece söz kesme, haside veya yumurta yeme olayi sona ermistir.

 
 
 

GELELiM DÜGÜNÜMÜZE:
Bizim dügünümüz çok güzel olur. Cemele’de baslik parasi gibi bir müessese yoktur. Köyümüzde kiz babasi da dügüne yardim eder. Kizina ve damadina çesitli yardimlarda bulunur.
Dügüne hazirlik olarak üç-dört gün ekmek yaparlar. Bu ekmek yapma safhasinda, köyün genç kizlari toplanarak, dügün evinde eglenirler. Dügün sahibi de bu zaman içerisinde bütün hazirliklarini tamamlar. Bir kadin ve bir erkek bütün köyün evlerini gezerek dügün daveti yapar. Kadin davet ederken söyle konusur:
- Cuma günü falancanin bayragi kalkiyor size davet.
Ev sahibi de:
– Nasip!.. der.
Erkek davetçi de davetini söyle yapar:
- Sakallilar falanca odada, delikanlilar falanca odada oturacaklar. Hepinize davet!
Böylece bütün köy dügüne davet edilir. Dügün sahibi de hazirligini ona göre yapar. Dügün yemeklerini yapacak bir kadin bulunur. Bu kadina ‘’keyfeni’’ denir. Keyfeni çok sert bir kadin olur. Keyfeninin sözünden hiç kimse çikamaz. Keyfeniligi sanat (meslek) edinen kadinlarimiz vardir.
Cuma Namazindan sonra imam dügün evine gelir. Bayragin üzerine dualar okur. Hayirli ugurlu olmasini diler. Dügün evine gelen hisim, akraba ve dostlarla birlikte yemek yenir. Böylece bayrak kalkmis olur. Bayrak sereninin üstüne bir elma veya ayva sokarlar. Damin üzerine bayragi dikerler.
Bütün hazirliklar yapilmistir. Dügün için bir tosun kesilir. Çesit çesit yemekler hazirlanir. Sira gelmistir dügünün çalgicilarina. Bu isten anlayan ve onlarla arasi iyi olan birisi bu görevi üstlenir. Kirsehir’e gider; bir davulcu, bir zurnaci, bir köçek ve ince saz ekibi getirilir. Bir odaya oturtulur. Ustalarin önce karinlari doyurulur. Artik yavas yavas davetliler ‘’hayirli olsun’’a gelmeye baslarlar. Her gelen misafir bir masa veya odaya oturtulur. Sofralar hazirlanir, yemekler yenilir. Dügün sahibi odaya bir agizdan çagrilarak hayirli olsun dileginde bulunulur. Odada bir saki seçilir. Seçilen saki odayi idare eder, herkes ona bagli kalir, kimse onun sözünden çikamaz. Dügünde hizmet eden dügün sahiplerine ‘’yasakçi’’ denir. Yasakçilar içki içmez, kendilerini kaybeden misafirleri evlerine götürür, hizmette kusur etmezler. Her odanin veya masanýn ayri bir yasakçisi vardýr. Davul ve zurna dügün evinin önünde devamli çalarlar. Gelen misafirleri davul ve zurnaci ile yasakçilar karsilar. Davetli de bu ustalara biraz para verir ve gösterilen odaya gider oturur.
Dügünlerimizde bir de ‘’kelle atma’’ adeti vardir ki çok zevkli geçer. Ikindi Namazindan sonra, köyün gençleri toplanarak dügünde kesilen tosunun kellesini en yüksek evin damina atmaya çalisirlar. Bu süre zarfinda davul ve zurna çalarak, gençleri sevke getirir. Herkes birbiri ile mücadele eder. Kelleyi kim önce dama atarsa o kisi yücelir, gururlanir. Oradaki topluluk hep birlikte kelleyi atan kisinin evine giderler. Orada davul zurna esliginde halay çekerler. Halay bittikten sonra tekrar dügün evine eglenmeye giderler.
Kelle atma adetinden amaç birlik ve beraberligimizi saglamak, güçlü ve kuvvetli oldugunu göstermektir. Ayrica dügünün güzel geçmesi ve o yilin bereketli, mahsulün bol olmasi dileginde bulunmaktir. Bu gibi olaylar Anadolu’nun çesitli bölgelerinde ve çesitli biçimlerde yapilmaktadir.
Köyümüzde daha önce bir de ‘’belek’’ verme adeti vardi. Belek dostlugu akrabaligi sicak tutmak için dügün sahibine verilen çesitli hediyelerdir. Bu hediyeler genellikle canli hayvanlardir. Belek verilirken yine davul zurnali halayli bir merasim yapilir.

 
 
 

ÇEYIZ MERASIMI:
Bir tepsiye biraz þeker, kuru üzüm, leblebi konulur. Tepsi posu ile örtülür. Fakir bir çocuk tepsiyi basina alarak toplulugun önüne düser. Bayragi da bir kisi alir. Hep birlikte çalip oynayarak kiz evine gelirler. Kiz tarafi da dügün evini karsilar. Kiz evinin yakinlari topluca halay çekerler. Burada sunu da anlatmak gerekir. Tepsiyi tasiyan ve bayragi dalgalandiran kisilere dügün sahibi tarafindan para ve dügün bittikten sonra ‘’dürü’’ verilir.
Aksam davetliler birer birer dügün evine gelirler. Delikanlilar ve sakallilar ayri odalara otururlar. Yemekler yenilir. Sakallilar dügün sahibine ‘’hayirli olsun’’ dedikten sonra evlerine dönerler.
Delikanlilar odasi çok güzel olur. Yemek zamanina kadar odayi idare edecek birisi seçilir. Bu kisi bütün yasakçilari huzuruna çagirir. Erik agacindan bir sopa ister. Yasakçilara türkü söyletir, komik hareketler yaptirir. Odadaki bütün misafirler eglenir. Eger istediklerini yapmazlarsa erik sopasi hemen baldirlarina iner.

 
 
 

KAYINLARIN GELMESI:
Dügünlerimizin önemli kisimlarindan birisi de ‘’kayin gelme’’ adetidir. Gelinin agabeyi ve yakinlari bu kayinlari teskil eder. Kayinlar delikanli odasina gelmeden önce haber gönderirler. Ona göre hazirlik yapilir. Odaya geldiklerinde herkes ayaga kalkar, yer gösterir. Bu arada çalgi takimi da cosku içinde çalmaya baslar. Kayinlar odaya girerken bütün yasakçilar hazir ola geçerler. Odayi idare eden saki sert bir sekilde söyle der:
- Yasakçilar, ayakkabilarina bakin!.. Her ne hikmetse bu cümle, kayinlarin odaya gelmesinde hep söylenir. Bütün yasakçilar gelen misafirlere sigara ikram ederler. Kayinlar dügün sahibi ve damadi çagirtarak her iki basli da hayirli olmasi dileginde bulunurlar.
Odayi idare eden saki kayinlarin bir istegi olup olmadigini sorar. Kayinlar da istekleri oldugunu belirtip kayinlari idare eden kisiye sözü verirler. Bu kisi bütün yasakçilari huzuruna çagirir. Bu süre içinde odadan hiç ses çikmaz, herkes pür dikkat konusulanlari dinler. Yasakçilarin istedikleri sunlardir:
Dügün evinin kapisindan bir ezgi, bir çit davul, bir çift köçek,, bir çift saz, bir çift suna boylu kiz, bir çift biyiklari yeni terlemis delikanli. Yasakçilardan agzi laf yapan biri söz alir:
- Size dügün evinin kapisindan ezgi söyleyerek gelecegiz. Bir çift davulumuz,bir çift zurnamiz, bir çift köçegimiz, bir çift sazimiz var. Suna bolu kizimiz yok, yigit delikanlilarimiz var...
Bunun üzerine topluluk ezgi söyleyerek odaya girerler, sabaha kadar birlikte muhabbet ederler.
Ezgi belli bir kurala göre söylenen ve insani duygulandiran nagmeye verilen addir. Bizim dügünlerde muhakkak ezgi söylenir. Dügün evinin kapisindan baslar, delikanlilar odasinda ‘’karlarin yagmasi’’ ile son bulur. Tabii burada ‘’kar yagmasi’’ mecaz anlamdadir.

Harman yeri yarilmis nen neeen!
   
Harman yari yas yeri,
Ninem bana darilmis yar yaaar!
   
Yavas yörü hos yörü,
Niye darilirsin hey nine nen neeen!
   
Koynundaki memeyi bana ver,
Elin oglu sarilmis yar yaaar!
   
Bos yörü yar yaaar!
Bir vokal olusturarak söylenen ezgi, her misrasinda bir adim atilarak söylenir. Ezgiyi söyleyenler durumu öyle ayarlarlar ki bir bütünlük içinde, gayet samîmi bir sekilde söylerler. Güzel sesli, bagri yanik kisiler, ezgiyi daha iyi, daha içten okurlar. Söyleye söyleye delikanlilar odasina gelen ezgicilere odadan birisi:
- Hele karlari yagdirin...der. Yasakçilar bakalim karlari nasil yagdirirlar. Ezgiden anlamayan veya güzel söylemeyen kisilere ceza verilir veya tekrar ettirilir.

Ay kiz süpüreyim senin odani,
Ben alayim senin öksüz gadani!
Bu gece karlar yagmasin aman aman!
Yagarsa yagsin yarim duymasin aman aman!
Eger dügünde çalgi varsa herkes birer fasil yaptirir. Bu eglenceler sabaha kadar devam eder. Içkinin tesiri ile kendini kaybedenleri yasakçilar evlerine götürür. Sakiden izin alinarak konusulur. Millet ahenkli, düzenli bir sekilde eglenir. Damada yorulmamasi için fazla görev verilmez. Onun ‘’sagdiç’’ arkadasi olur. Onunla gezer dolasir. Zaman biraz ilerleyince damada kinasi yakilir ve sessiz sakin bir yerde uyur.

KADINLAR ARASINDA YAPILAN EÐLENCELER:
Genç kizlar bu dügünlere günlerce kendilerini hazirlarlar. Dügünde genç kizlar halay çekerler, türkü söylerler. En güzel elbiselerini giyerler. Dügüne bir ahenk gelir. Halay esnasinda koro halinde söylenen ezgiler insana bambaska bir duygu verir. Köyün bir ucundan digerine gider, daglarýn arasinda yankilanir.
Erkeklerin yemegi verildikten sonra bütün sofralar toplangr. Kadinlara yemek verilmek için hazirlik yapilir. Bu sirada kadinlar kendi aralarinda türkü söyler, halay çekerler. Gelin kiz arkadaslari ile eglenir. Dügüne gelen davetlilerin ellerini öper. Dügüne gelen davetliler ellerinde birer bohça ile çeþitli hediyeler getirirler. Genç kizlar sira sira olup hep birlikte halaya dururlar. Mavilim türküsü ile halay çekerler.
Bir taraftan böyle halay çekerler, bir taraftan da konusmasi düzgün, agzi laf yapan iki kadin taki isine baslar. Ellerinde bir tepsi bir tülbent gelin kizi da yanlarýna alarak çagirmaya baslarlar.
- Damattan altin kemer...kayýn babadan yarimlaaa... kaynanadan burma bilezik... Amcadan, dayidan, hisim-akrabadan takilar takilir. Dügüne davetli olan herkes önce oglan evi sonra da kiz evi olmak üzere takisini takar. Takiyi yapan kadin konusmalarinin arasina çesitli espriler katar, herkesi güldürür. Taki isi bittikten sonra paralar ve altinlar sayilir. Yemek sofrasi hazirlanir. Takiyi yapan kadin sonuççu çikar. Sonucun açiklanmasi ile birlikte oglan evinden kadinlar, ellerine agaç kasiklari alarak oynarlar. Orada bulunan herkes dügünün her iki basli da hayirli olmasi dileginde bulunur.
Dügüne gelen davetliler genç kizlarini da yanlarinda getirir. Böylece kendi kizlarinin güzelligini dolayli yoldan damat adaylarinin yakinlarina göstermis olurlar.
 
GELIN ÖVME:
Çeyiz toplulugu ile kiz evine gelen erkekler halay çekerken kadinlar da ‘’gelin övme’’eylemini yaparlar. Gelinin bütün akrabalari bir odada toplanir. Gelinin sagdici sini içinde gelen elbiseyi arkadasina giydirir. Gelin hem aglarim, hem giderim misali annesinden baslamak üzere herkesin elini öper. Gelinin yakinlari aglamaya baslar. Sesi güzel olanlar agit yakar. Kizin annesi söyle agit eder:
Edilmis örtüsüne yattigim kizim!...
Sari yazmasini yaktigim kizim!...
Allah yerine yakistirsin kizim!...
Toplanan kadinlar bu sekilde agit ederler. Bu agittan sonra bütün kadinlar evlerine gider. Kiz evi matemli bir havaya bürünür. Aksama kinacilari karsilamak için hazirlik yaparlar.
 
KINA GECESI:
Oglan evindeki kadinlar hazirlanir. Yatsi namazindan sonra bir yerde toplanirlar. Bu kadinlarin basina erkeklerden iki tane bekçi seçilir. Kadinlar güle-oynaya gelin evine dogru hareket ederler. Bu sirada en çok su ezgi okunur:
Karabiber as için
Allim yar yar
Akin da gel
Parmaginda zilleri takin da gel!...
Çift güvercin uçtu mu allim yar yar...
Akýn da gel... Parmaginda zilleri takin da gel...
Hovardadan yar yar kendini sakýn da gel...
Biberim, biberim karabiberim
Kiz seni asagiya alir giderim
Oglan senin kaderin benim tecellim.
Kinacilar daha pek çok ezgi okuyarak kiz evine varirlar. Bu arada kiz evi kapiyi kilitler. Bekçilerden bahsis alindiktan sonra kapi açilir. Kadinlar birbirlerine selâm verirler. Dügünün hayirli olmasý dileginden sonra oyuna baslanilir. Agaç kasikla oynanilir, tef çalinarak söylenilir. Kina gecesinde en çok su türküler okunur:
Iki bülbül üç dala konar mi?
Ah! Sana yandim konar mi?
Nindalar nindalar
Kaydalim aman
Hasanin basindan irin akiyor
Hasan bana yan gözle bakiyor
Ilahi Hasan gebereydin öleydin
Ben ellere kalaydim.
Hasan oglan tuvaleti taramis.
Taramis da beni niye aramis?
Esim sana askerlik yaramis,
Aksamdan gel baban duymadan.
Herkes bu türküleri söyleyerek eglenir, sohbet ederler. Kinacilar kiz evinden islemeli yastik isterler. Bu yastiga kiz kibleye karsi dönerek oturur. Bunu sebebi söyledir:
Gelinin ufku aydinlik olsun, büyügünü saysin, küçügünü sevsin, evine bagli kalsin.
Büyük bir tepsiye kina yakilir. Bu süre içerisinde ‘’gelin övme’’olayi olur. Bakalim ‘’gelin övme’’de ne söylenir:
Çattilar ocak basini
Kurdular dügün asini
Verdiler kizin basini
Kiz anam kinan kutlu olsun
Sonunda agzin tatli olsun.
Avcilar ava yetisir,
Çengel tazilar ulusur,
Sag olan gelir bulusur,
Kiz anam kinan kutlu olsun
Sonunda agzin tatli olsun.
Hani bu kizin anasi anasi,
Elinde mumlar yanasi yanasi,
Bu gün gece kizin kinasi kinasi,
Kiz anam kinan kutlu olsun,
Sonunda agzin tatli olsun.
Atladi çikti esigi esigi
Sofrada kaldi kasigi kasigi
Büyük kiz evin yakisigi,
Kiz anam kinan kutlu olsun
Sonunda agzin tatli olsun.
Gelin övme olayi böyle devam eder. Sira gelmistir kina yakmaya. Gelin kiz avucunu açmaz. Avucunu açmasi için para verirler. Paradan sonra kina yakilir. Gelin kiz bu parayi fakir, yetim bir çocuga verir. Kiz elindeki kinanýn bir kýsmini baba evinin duvarýna bir nisan olarak çalar. Artan kina odada bulunanlara verilir. Bekçiler kinacilari toplayarak dügün evine dogru hareket ederler. Gelin kiz da sessiz ve sakin bir yerde sagdiç arkadasi ile birlikte yatar.
 
GELIN ÇIKARMA:
Sabah olunca dügün evinde hummali bir çalisma görülür. Oglan evinden üç kadin gelini giydirmek için kiz evine giderler. Gelin kiza al duvak (gelinlik) giydirilir. Bu sirada gelinin yakinlari çok üzüntülü olurlar, agit ederler. Dügün evinden gelen erkekler kapinin önünde halay çekerler, ezgi söylerler.
Süpüreyim ay kiz senin odani
Sen, yeter aglattin yeter öksüz dedeni,
Boynuma alayim gelin gadani...
Diger taraftan gelinin esyasi bir arabaya yüklenir. Gelinin erkek kardeslerinden birisi, beline kirmizi kusak baglar. Elinden tutup arabada oturan damadin yanina oturtur.
Daha önceleri otomobil ve dolmus olmadigi için gelin at ile çikarilirmis ve bu at çok güzel süslenirmis. Günümüzde gelinin at ile götürülmesi adeti kalktigi için gelin otomobil ve benzeri tasima araçlari ile götürülüyor ve bu araçlar da süsleniyor. Gelin arabasina bir de ayna alinir. Gelin konvoyu köy içinde bir tur atar. Dügün evinde coskulu bir sekilde karsilanir. Gelin, damadin kollarinda götürülürken, damat etrafa para saçar. Herkes bu paradan alabilmek için itisip-kakisir. Erkekler dügün evinin kapisinda toplanir. Bu arada damadin en yakinlarinin içinden seçilen segmen basi kalabalik arasindan kamasini çekerek söyle bagirir:
- Yediden yetmise kadar herkes buyurun sekerli kahve içmeye...
Topluluk delikanli odasina gider. Sofra hazirlanir. Dam pilavi yenilir. Dua edilir. Bu dam pilavindan kiz evine de gönderilir.
Gelin geldikten sonra sakinlik görülür. Dügünün kazasiz-belasiz yapildigi için sükredilir. Gelin bir odaya oturtulur. Gelinin arkadaslari türküler söyler. Gelin, odaya gelen herkesin elini öper.
Dügündeki kargasalik bitmistir. Herkes dügün yorgunlugundadir. Gelini eve kazasiz- belasiz getirmenin sevinci içindedirler. Artik yavas yavas aksam olmaktadir. Güvey basi daveti yapilir. Yakin akraba ve komsular davet edilir, yemekler hazirlanir. Bu arada gelin odasi da hazirlanir. Erkekler yemeklerini yedikten sonra damat güzelce giydirilir. Yaninda sagdici ile birlikte camie giderler, yatsi namazi kilinir, dua edilir. Damat camiden çiktiktan sonra gelinin bulundugu odaya getirilir.
Dügünlerimiz bizim en önemli hasletlerimizden birisidir. Dügünlerimize çok önem veririz. Türkler zapt ettikleri yerlere hemen bayrak diker. Bayrak; serefi, sani temsil eder. Cemele’de de dügün baslayacagi zaman bayrak kaldirilir ki dügün serefli ve sanli olsun. Bayrak dügün evinin daminda bir hafta dalgalanir.
Gelin eve geldikten sonra çok nezaketli olmak zorundadir. Büyügünü sayar, küçügünü sever, uluorta konusmaz, kayinbabasinin ve kaynanasinin sözünden disari çikamaz. Giyimine, kusamina ve sözüne dikkat etmek zorundadir.
Gelin kizlarimizin hitap etme sekilleri vardir. Meselâ görümcesine ‘’kadin güzelim’’, kendisinden küçük erkeklere ‘’ince bagim’’, kendinden büyük erkeklere ‘’mulla bagým’’ diye hitap eder. Bu kelimeleri inceledigimiz zaman ortaya nezaket kurallari çikiyor. Kadin güzelim; kizin güzel oldugunu, ince bagim; kendinden küçük erkegin zarif, ince ve sevgiye muhtaç bir çocuk oldugunu, mulla bagim; olgun, kemale ermis, bilgili ve kendisinden büyük oldugu için söylenir. Bu kurali hiç bozamaz.
Genç kizlarimiz bos zamanlarinda oya islerler, çorap örerler. Duygularini nakis nakis, ilmek ilmek, islemelerinde yansitirlar. Yaptiklari bu el iþleri ile dügünlerinde dagitilmak üzere dürü hazirlarlar. Dügüne davetli olup; sini tasiyan, belek gönderen, çeyizde bayrak tasiyan, halay çeken, kelle atan herkese gelin kiz tarafindan dürü dagitilir.
Gelin kizlarimiz hayatlarýnda üç seyi hiç unutamazlar. Birincisi kocalarini, ikincisi çocuklarini, üçüncüsü de gelin olduklarý sandiklarini. Bu sandikta genç kizlik hatiralari saklidir, duygulari, hayalleri vardir, ilmek ilmek göz nuru, manileri saklidir. Hayati boyunca gelin, sandigini saklar. Bazen açar; duygulari, düsünceleri, kizlik hayalleri gözleri önüne gelir.





CEMELENİN DÜĞÜNÜ 
 
Düğünü düğünü gelde gör cemelenin düğünü 
On gün önceden iki direk düğün ekmeği yapılır 
Çuvalın ağızına basma ile çorap sarılır 
Hamur yoğurana hediye verilir 
 
Suan böreği yumurta böreği bol olur 
Tandırlıktan çıkan duman bir başka olur 
Bazlamasıyla şebiti yağlı olur 
Düğün ekmeğinin tadı bir başka olur 
 
İki gün önceden kara tosunu keserler 
Kellesini ayırıp davul zurna ile düğünü şen ederler 
Kara kazanları kurarlar yedi çeşidi yaparlar 
Aşçının adını keyfeni koyarlar 
 
Çömceyle yemek verdirirler 
Yemeğin yağlı bereketli olsun derler 
Cebine bol bahşiş verirler 
Birde yanına yasakçı koyarlar 
 
Yasakçı giden yemekleri saysın diye  
Erkekler 40 sofra Bayanlar 25 sofra  
Sofra çekenlerde 5 sofra oldu diye 
Kefeniye yemek sayısı verilir 
 
Çorbasıyla köftesi başta çıkar 
kuru fasülyesiyle bamyası etli olur 
Dolmasıyla helvası sonra gelir 
Yaz günü ise kavun karpuz üzümü bol olur 
 
İkimdi vakti kelle olur 
Davul zurna ile şen olur 
Köyün en yüksek damı bulunur 
Yiğitler gençler sıraya durur 
 
Kelleyi atan yiğit olur 
Hediyesi kelle olur davul zurna ile 
Evinin önünde gençler halaya durur 
Misafirlere şeker ile kolanya ikram olur 
 
Akşam üstü kına yapılır 
Kınacıların başında bekçi bulunur 
Kız evine varınca kapı açmak zor olur 
İkiyiz üçyüzden ağız açılır yirmiye kapı açılır 
 
Gelinin eline kına yakılır 
Gelinin anasına ağıt yakılır 
Hatıra kalsın diye kız kınası sarılır 
Elinin kınası duvara sürülür 
 
Gece yarısı kayın olur emmisi dayısı abisi hazır olur 
Oğlan evine varınca yasakçılara ceza yapılır 
Arı kovanından bal Ağrı Dağından kar istenir 
Düdüklüden haşlanmış bütün tavuk gelir 
 
Şimdi ise salon moda oldu 
Diner pilav kolay oldu 
Plastik tabak çatal kaşık hazır oldu 
Cemelenin yedi çeşidine ne oldu 
 
Altı ay önceden salonu tutarlar 
İki saatte halay ile oyun olur 
Bir saatte takıyla uğraşırlar 
Cemelenin 3 günlük düğünü gitti boşuna 
 
Ey aşık mehmet niye yazdın bunları  
Cemelede doğdum Ankarada büyüdüm diye 
Davul zurna ile halaya durmayı 
Düğünlerde sofra taşımayı  
 
Kınak kaşıkla çorba içmeyi 
Yufka ekmekle düğün yemeği yemeyi 
Cemelede gezmeyi Karacalıda yüzmeyi 
Cemele köyünde düğün çalmayı özledim 
 
Yazan :Aşık Mehmet Aktaş 
Cemele küyüne hasret özlem var 
Tüm hemşerilerime kucak dolusu selam olsun


 
  Gelen 52443 ziyaretçikişi burdaydı! KIRŞEHİR ÇAYAGZI KASABASI  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol